KULAĞINDAN GİRENİ YÜREĞİNDE SAKLAYAN İNSANLAR. GERÇEKTE BÖYLE İNSANLAR KALDI MI Kİ

Devamını Oku...

Kulağından Gireni Yüreğinde Saklayan İnsanlar. Gerçekte Böyle İnsanlar kaldı mı ki

17 Ocak 2018 Çarşamba 11:38

Eski zamanların birinde uzak doğu da komşu iki ülke varmış. Bu iki komşu ülkenin hükümdarları birbirleriyle savaşmazlar, fakat her fırsatta birbirlerini rahatsız ederlermiş. Doğum günleri, bayramlar gibi özel günlerde birbirlerine zekice ve ilginç armağanlar göndererek kendi zekalarıyla övünürlermiş. Böylece birbirlerine zeka üstünlüğü gösterisi yaparlarmış.

Hükümdarlardan birisi bir gün ülkenin en önemli heykel traşını huzuruna çağırmış. Komşu ülke hükümdarına doğum günü için gönderilmek üzere heykeller yapmasını istemiş. Birer karış yüksekliğinde, birbirinin tıpa tıp aynısı ve altından üç tane insan heykeli yapmasını istemiş.

Fakat aralarında bir fark olacak ve bu farkı sadece ikisi bilecekti. Heykel traş ustalığını gösterdi ve kısa sürede hükümdarın istediği özelliklerde heykelleri hazırladı. Komşu ülkenin hükümdarının doğum gününde heykeller gönderildi. Heykellerin yanına birde mektup konmuştu. Mektupta şunlar yazmaktaydı. “Sevgili dostum, bu özel heykeller de sadece benim bildiğim küçük bir ayrıntı var. Bakalım bulabilecek misin?”

Hediyeyi alan hükümdar, önce dikkatlice heykelleri inceler, fakat hiç bir fark bulamaz. Heykelleri tarttırdığında da gramı gramına aynı olduklarını görür. Ülkesinde sanattan anlayan ne kadar insan varsa sarayına çağırır fakat onlarda hiçbir fark göremezler. Aradan günler geçer.

Bütün ülke hükümdarın sıkıntısını duymuştur fakat kimse bir çözüm bulamaz. Ülkenin ücra bir köşesinde yalnız başına yaşayan bir bilgenin bu olay kulağına gider ve bilge hükümdarın sıkıntısına çare bulabilmek için sarayın yolunu tutar.

Yaşlı bilge saraya geldiğinde önce heykelleri pür dikkat inceler. Sonra çok ince bir tel getirilmesini ister. Teli birinci heykelin kulağından sokar, tel heykelin ağzından çıkar. İkinci heykele de aynı işlemi uygulandığında tel bu kez heykelin öbür kulağından çıkar.

Üçüncü heykelde tel kulaktan girer fakat hiç bir yerden dışarı çıkmaz. Ancak telin sığabileceği bir kanal kalp hizasına kadar inmektedir. Tel oradan öteye geçmez. Hükümdar bunun hikmetini sorunca yaşlı bilge anlatmaya başlar.

“Kulağından gireni ağzından çıkartan yani sır saklayamayan insan makbul değildir. Bir kulağından giren diğer kulağından çıkıyorsa, o insanda öğüt dinlemeyen insandır. Bu insan da makbul değildir. En değerli insan, kulağından gireni yüreğinde saklayan insandır.”

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.