Yaren Gürbüz, 2014 yılında liseden mezun olduğunda aklında tek bir hayal vardı: dünyayı gezmek, farklı kültürler görmek ve İngilizceyi ana dili gibi konuşmak. Mezun olur olmaz ailesinin desteğiyle ABD’ye gitti. İlk yıllarında hem dil okuluna devam etti hem de kendi ayakları üzerinde durmayı öğrendi.Derken kader, ona büyük bir kapı daha açtı. Yaren, çok uğraştığı yeşil kart sürecini kazandı ve New York’a yerleşti. Kısa sürede hem iş buldu hem de şehirde geniş bir arkadaş çevresi edindi. Seyahat etmeyi, fotoğraf çekmeyi, hayatı belgelemeyi çok seviyordu. Sosyal medyada paylaştığı gülümseyen fotoğrafları, kimsenin yüzünden eksik olmayan o enerjiyi temsil ediyordu.Çevresindekiler onun için hep aynı cümleyi kuruyordu:“Yaren kendi masalını kendi yazdı.”Ama kimse o masalın bir anda darmadağın olacağını bilmiyordu…MEMLEKET ZİYARETİ HER ŞEYİ DEĞİŞTİRDİYaren, aylar sonra ailesini görmek için Mersin’e geldi. Valizini mutlulukla hazırlamış, “memleket hasreti bir başka” diyerek uçağa binmişti. Ailesi onu havaalanında gözyaşlarıyla karşıladı. Evde günlerce sohbet edildi, yemekler yapıldı, geziler düzenlendi.Her şey olması gerektiği gibiydi… ta ki o güne kadar.Yaren’in aniden rahatsızlanmasıyla ailede panik başladı. İlk başta “basit bir yorgunluk” sanıldı. Fakat belirtiler ilerledikçe işin rengi değişti. Yaren, bir sabah nefes almakta zorlandı, vücudunda hızla artan bir halsizlik ve şiddetli ağrı başladı.Hastaneye götürüldüğünde doktorların yüzündeki ciddiyet, ailenin yüreğine ilk acı işareti bıraktı. Devamını okumak için Lütfen sonraki sayfaya geçiniz..